İngilizce » Türkçe  |
Yukarı  |
bone |
{bəʋn}
- [A] kemik, kemikten yapılmış
- [N] kemik, kılçık, anlaşmazlık konusu, tartışma konusu
- [V] kemik: kemiklerini ayıklamak, kılçığını ayırmak
|
|
bone |
f. 1. kemiklerini/kılçıklarını ayıklamak. 2. k. dili çok çalışmak, hafızlamak, kuşlamak. |
|
bone |
i. 1. kemik. 2. kılçık. 3. balina {çubuk}. |
|
bone |
i. kemik, kılçık; çoğ. iskelet, vücut: kemikten yapılmış bir şey; balina {korse için}; k.dili zar. bone ash kemik kulu. boneblack
i. yanık kemiklerden yapılan siyah boya. bone china icinde kemik külü olan tabaklar. bone-dry
s. kupkuru. boneless
s. kemiksiz. bone meal kemik tozu. bone setter çıkıkçı, kırıkıçı. frontal bone alın kemiği. shank bone bacak kemiği. vomer bone saban kemiği. bone of contention anlaşmazlık sebebi. have a bone to pick with someone paylaşacak kozu olmak, halledilecek davası olmak. feel in ones bones derinden hissetmek, çok emin olmak. make no bones about açıkça söylemek. |
|
bone |
f. kemiklerini ayyrmak, ayıklamak; gübre olarak toprağa ufalanmış kemik ilave etmek; balina geçirmek {korse ,gömlek v.b.ne}; {argo} çok çalışmak, hafızlamak, kuşlamak. bone for an exam imtihan için hazırlanmak. bone up on a subject bir mevzu üzerinde okumak. |
|
|
Türkçe » İngilizce  |
Yukarı  |
bone |
|
|
bone |
1. bonnet, lady´s hat. 2. bathing cap. |
|
bone |
* bonnet, lady's hat.
* bathing cap. |
|
bone |
bathing cap |
|
bone |
bonnet |
|
|
|