İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
Black Africa |
- [NPR] Afrika: Kara Afrika
|
|
the black art |
|
|
Black Belt |
- [NPR] zenci bölgesi (Amer.)
|
|
Berlin black |
|
|
black |
{blæk}
- [A] kara, siyah, morarmış, zenci, pis, kasvetli, kötü, uğursuz, kızgın, koyu, karalayıcı
- [N] is, siyah, zenci, siyah giysi, siyah boya
- [V] siyaha boyamak, siyahlatmak, karartmak
|
|
be in the black |
- [ID] alacaklı olmak, bankada parası olmak
|
|
Black Death |
|
|
Black Maria |
- [N] araba: hapishane arabası
|
|
I'm looking for something in black. |
- [PHR] siyah: Siyah bir şey arıyorum.
|
|
black and blue |
- [A] mosmor, morarmış, çürümüş
|
|
black and white |
- [N] basılı şey, siyah beyaz resim
|
|
in black and white |
- [ADV] yazılı olarak, yazıyla
|
|
black art |
|
|
black ball |
{'blæk,bɔ:l}
|
|
black beetle |
- [N] karaböcek, hamamböceği
|
|
black box |
|
|
black cap |
{'blæk,kæp}
- [N] ölüm cezası veren yargıcın giydiği kep {İng.}
|
|
black cattle |
|
|
black-coated worker |
- [N] büro elemanı, masa başı elemanı
|
|
black dog |
|
|
|
|