absent |
{'æbsənt}
- [A] yok, devamsız, bulunmayan, dalgın
|
|
absent |
{æb'sent}
|
|
absent-minded |
{,æbsənt'maındıd}
|
|
absent oneself |
|
|
absent without leave |
|
|
narrow mindedness |
{'nærəʋ,maındnıs}
- [N] dar fikirlilik (fig.)
|
|
noble-mindedness |
{'nəʋbəl,maındnıs}
|
|
simple-mindedness |
{'sımpəl,maındıdnıs}
- [N] saflık, temiz kalplilik, alçakgönüllülük, safdillik, kolay inanırlık, kerizlik
|
|
absent |
s. 1. {bir yerde bulunması gerekirken orada} bulunmayan {kişi}; {orada artık} bulunmayan {kişi}: How many people are absent today? Bugün kaç kişi yok? Were you absent from work yesterday? Dün iş yerinde değil miydin? Do you ever think of your absent friends? Yanında bulunmayan arkadaşlarını hiç düşünür müsün? 2. bulunmayan, yok olan {şey}: The enthusiasm of his youth was now completely absent. Gençliğinde var olan o coşku şimdi tamamıyla yok oldu. 3. dalgın. |
|
absent |
f. |
|
absent |
s. nâmevcut, yok, gaip absent-minded
s. dalgın absent without leave {ask}. vaktinde dönmek üzere kaçan. |
|
absent |
f. çekilmek, hazır bulunmamak için çekilip gitmek absent oneself gitmek, bulunmamak. |
|
absent o.s. |
1. çıkmak, gitmek: I shall absent myself. Çıkacağım. He absented himself for a few days. Birkaç gün yoktu. 2. from -den uzak durmak, -e katılmamak, -e karışmamak: For years he has absented himself from all society. Yıllarca insanlardan uzak durdu. |
|
absent without leave |
ask. {tekrar dönmek üzere görev yerinden} izinsiz olarak ayrılmış olan. |
|
mindedness |
1.
s. görüşlü, fikirli, niyetli; istekli görünen, gönlü yatmış. ,niyetli,xyz bak/aldır/dikkat et. 2. düsüncelilik. |
|
absent |
ab.sent
äb'sınt
Sıfat
* [{from}] yok; namevcut:
He was absent from work yesterday.
Dün işe gelmedi.
* dalgın. |
|
absent |
çekilmek, hazır bulunmamak için çekilip gitmek ab |
|
absent |
nâmevcut, yok, gaip absent-minded dalgın absent w |
|
absent |
yok |
|
absent minded |
unutkan |
|