Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
shoulder Dinle! {'ʃəʋldər}
  • [N] omuz, sırt {dağ}, yamaç, banket, güvenlik şeridi
  • [V] omuzlamak, omuzla iterek açmak, omzuna almak, üstüne almak, yüklenmek
shoulder i.
1. omuz.
2. dağ yamacının üst bölümü.
3. kasap. kürek, kürek eti.
4. banket.

f.
1. omzuna almak, omzuna vurmak, omuzlamak.
2. {bir işi/bir görevi} yüklenmek, omuzlamak.
3. omuzlamak, omzuyla itmek: He shouldered his way through the crowd. Kalabalığı omuzlayarak ilerledi.
shoulder i.

f..omuz; destek olan şey; omuza benzer çıkıntı; kürek eti; dağ yamacı; sırt; {ask}. tabya siperinin koltuğu; banket;

f. omuzlamak, omuz vurmak; sırtına almak; sorumluluğu yüklenmek. Shoulder arms ! Silâh omuza ! shoulder belt omuz kayışı, hamail, shoulder blade kürek kemiği. shoulder strap apolet, omuz nişanı. shoulder to shoulder omuz omuza, birlikte, elbirliğiyle.broad shoulders geniş omuzlar; sorumluluğu yüklenme hassası. cry on ones shoulder merhamet dilenmek, sığınmak. put ones shoulder to the wheel büyük gayret sarfetmek, gayret sarfederek yardım etmek. soft shoulders düşük banket. square shoulders kalkık
shoulder shoul.der şol'dır İsim * omuz. * dağ yamacının üst bölümü. butchery * kürek, kürek eti. * banket. Fiil * omzuna almak, omzuna vurmak, omuzlamak. * {bir işi, bir görevi} yüklenmek, omuzlamak. * omuzlamak, omzuyla itmek.
shoulder }omuz; destek olan şey; omuza benzer çıkıntı; küre

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
have a chip an one's shoulder
  • [ID] öfkesi burnunda olmak, kavgaya hazır olmak, meydan okumak
hard shoulder
  • [N] banket, güvenlik şeridi
shoulder arms
  • [V] tüfeği omuza almak
shoulder bag
  • [N] omuz çantası
shoulder belt {'ʃəʋldərbelt}
  • [N] omuz kayışı, emniyet kemeri
shoulder blade {'ʃəʋldər,bleıd}
  • [N] kürek kemiği
shoulder strap {'ʃəʋldər,stræp}
  • [N] omuz askısı, askı, apolet, omuz rütbesi
straight-from-the-shoulder
  • [A] dobra dobra, açık açık
cold shoulder {k}.dili soğuk davranış, yüz vermeyiş.
cry on s.o.´s shoulder birine dert yanmak.
get the cold shoulder k. dili soğuk bir davranışla karşılaşmak: I got the cold shoulder. Bana karşı soğuktu.
get the cold shoulder soğuk bir şekilde karşılanmak, soğuk bir karşılık almak.
give s.o. the cold shoulder birine soğuk davranmak.
give s.o. the cold shoulder k. dili birine soğuk davranmak.
have a chip on one´s shoulder k. dili her zaman kavgaya hazır olmak.
have a chip on one´s shoulder çok alıngan olmak.
put one´s shoulder to the wheel gayretle çalışmaya başlamak.
shoulder arm dipçikli silah.
shoulder bag omuz çantası.
shoulder blade anat. kürek kemiği.