Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
reach Dinle! {ri:tʃ}
  • [N] uzanma, erişme, erim, menzil, ulaşılabilecek uzaklık, kavrayış, kavrama gücü, alan
  • [V] uzatmak, uzanmak, bulmak, yetişmek, iletişim sağlamak, ulaşmak, varmak, çarpmak, geçirmek {yumruk}, idrak etmek, uzanıp vermek, vermek, etkilemek, isabet ettirmek, erişmek
reach {f.} uzatmak; elini uzatıp almak veya alarak vermek; uzanmak, erişmek; yetişmek, varmak, ulaşmak, vâsıl olmak; gelmek; {den.} rüzgâr yönünde seyretmek. reach ahead ileriye uzanmak. reach down elini aşağıya uzatmak. reach for almak üzere uzanmak.
reach {i.} uzatma; uzanma, yetişme; erişme; erim, menzil; etki alanı, alan, görüş sahası; düz uzam; {den.} volta seyrinde zikzaklardan biri. beyond reach, out of reach erişilmez, yetişilmez. within reach erişilebilir.
reach f.
1. out {elini/kolunu} uzatmak; uzanmak: He reached out and took my hand. Uzanıp elimi tuttu.
2. out for {almak üzere} -e uzanmak.
3. -e yetişmek: I´m not tall enough to reach that shelf. Boyum o rafa yetişmez. I wasn´t able to reach the ferryboat on time. Vapura zamanında yetişemedim.
4. uzanmak, erişmek: The new road will reach all the way from Istanbul to Ankara. Yeni yol İstanbul´dan ta Ankara´ya kadar uzanacak.
5. varmak, ulaşmak, gelmek: We´ll reach Kaş before nightfall. Hava kararmadan Kaş´a varacağız.

i.
1. uzatma.
2. uzanma, erişme.
3. erim.
reach {f.} uzatmak; elini uzatıp almak veya alarak vermek; uzanmak, erişmek; yetişmek, varmak, ulaşmak, vâsıl olmak; gelmek; {den.} rüzgâr yönünde seyretmek. reach ahead ileriye uzanmak. reach down elini aşağıya uzatmak. reach for almak üzere uzanmak.

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
reach an agreement
  • [V] anlaşmak, anlaşmaya varmak, bağdaşmak
reach on impasse
  • [N] çıkmaz: çıkmaza girmek
reach the middle
  • [V] ortalamak
out-of-reach
  • [A] yetişilemez
reach the peak
  • [V] zirveye ulaşmak
within easy reach
  • [ADV] kolay ulaşılır yerde
within reach
  • [A] yakın, yetişilebilir
reach forth
  • [V] elini uzatmak, uzanmak
reach-me-down Dinle! {'ri:tʃmı,daʋn}
  • [A] hazır, ucuz {giysi}
  • [N] ucuz giyim, ucuz elbise
reach-me-downs {'ri:tʃmı,daʋnz}
  • [N] ucuz hazır elbise
reach no conclusion
  • [V] sonuca varmamak, sonuçlanmamak
reach one's goal
  • [V] amacına ulaşmak
reach out
  • [V] elini uzatmak, uzanmak
reach out for
  • [V] uzanmak
arm´s reach elin yetişeceği mesafe.
be out of reach
1. el altında olmamak.
2. erişilemez olmak.
be within arm´s reach elinin altında olmak.
beyond/out of reach erişilmez, yetişilmez.
It´s not within reach. El altında değil.
place s.t. out of s.o.´s reach
1. bir şeyi birinin erişemeyeceği/yetişemeyeceği bir yere koymak.
2. bir şeyi biri için imkânsız hale getirmek.