İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
urgent |
{'ɜ:rdʒənt}
- [A] acele, acil, ivedi, önemli, kaçınılmaz, zorunlu, ısrarlı, ısrarcı
|
|
be in urgent need of |
- [V] acilen ihtiyacı olmak, acil ihtiyaç duymak
|
|
be urgent about smth. |
- [V] ısrar etmek, ısrarcı olmak
|
|
be urgent with smb. |
- [V] sıkıştırmak, zorlamak
|
|
Is it urgent? |
|
|
urgent |
s. acil acele olan; zorunlu, kaçınılmaz; ısrar eden; çok sıkıştıran. urgently
z. önemle; acele ile. |
|
urgent |
s. 1. acil, ivedi. 2. ısrar eden. |
|
Urgent |
Acil |
|
Urgent! |
Acil! |
|
urgent |
ur.gent
ır'cınt
Sıfat
* acil, ivedi.
* ısrar eden. |
|
urgent |
acil acele olan; zorunlu, kaçınılmaz; ısrar eden; |
|
urgent |
acil |
|
urgent |
acil |
|
urgent |
ivedi |
|
Urgent |
Acele |
|
Urgent |
Acil |
|
Urgent! |
Acil! |
|
be in urgent need of |
acilen ihtiyacı olmak, acil ihtiyaç duymak |
f. |
be urgent about smth |
ısrar etmek, ısrarcı olmak |
f. |
be urgent with smb |
sıkıştırmak, zorlamak |
f. |
|
|