dismiss |
{dıs'mıs}
- [N] azletme
- [V] bırakmak, açığa çıkarmak, azletmek, işten atmak, salıvermek, işten çıkarmak, görevden almak, işten kovmak, kovmak, affetmek, ihraç etmek, savmak, reddetmek {dava}
|
|
dismiss from one's mind |
- [ID] kafasından çıkarıp atmak
|
|
dismiss |
f. 1. işten çıkarmak, kovmak; görevden almak, görevden uzaklaştırmak: The Prime Minister has dismissed two members of her cabinet. Başbakan kabine üyelerinden ikisini görevden aldı. 2. gitmesine izin vermek: The teacher dismissed her students. Öğretmen öğrencilerinin gitmesine izin verdi. 3. huk. {davayı} reddetmek. |
|
dismiss |
f. işten çıkarmak; yol vermek, gitmesine müsaade etmek; azletmek; bertaraf etmek, defetmek bırakmak; {huk}. davayı reddetmek. dismiss from mind aklından çıkarmak, düşünmemek. dismissal
i. yol verme, azledilme; izin, müsaade. dismissible
s. bertaraf edilebilir, bırakılabilir. |
|
Dismiss |
Bırak |
|
dismiss from one´s mind |
aklından çıkarmak, düşünmemek. |
|
dismiss |
dis.miss
dîsmîs'
Fiil
* işten çıkarmak, kovmak; görevden almak, görevden uzaklaştırmak:
The Prime Minister has dismissed two members of her cabinet.
Başbakan kabine üyelerinden ikisini görevden aldı.
* gitmesine izin vermek:
The teacher dismissed her students.
Öğretmen öğrencilerinin gitmesine izin verdi.
Hukuk
* {davayı} reddetmek. |
|
dismiss from one's mind |
* aklından çıkarmak, düşünmemek. |
|
dismiss |
işten çıkarmak; yol vermek, gitmesine müsaade etme |
|
dismiss |
çıkar |
|
dismiss |
kov |
|
dismiss |
{işten} çıkarmak |
|
dismiss |
yol vermek |
|
dismiss |
kovmak |
|
dismiss |
gitmesine izin vermek |
|
dismiss |
göndermek |
|
dismiss |
bırakmak |
|
dismiss |
kafasından çıkarmak |
|
dismiss |
düşünmemek |
|
Dismiss |
Artık Anımsatma |
|
|