İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
elbow |
{'elbəʋ}
- [N] dirsek, dönemeç, dirsek biçiminde eğim
- [V] dirsekle dürtmek, dirseklemek, itelemek, ite kaka yol açmak
|
|
at one's elbow |
- [ADV] elinin altında, yanıbaşında, yardım: yardıma hazır
|
|
elbow chair |
{'elbəʋ,tʃeər}
|
|
elbow grease |
{'elbəʋ,gri:s}
- [N] cilalama, el emeği, ince iş
|
|
elbow out |
|
|
elbow smb. out |
|
|
elbow through |
|
|
elbow |
i. dirsek.
f. dirsekle itmek/vurmak, dirseklemek; ite kaka yol açmak. |
|
elbow |
f. dirsekle itmek veya vurmak; ite kaka yol açmak. |
|
elbow |
i. dirsek; dirsek şekli. elbow grease k.dili alın teri, emek. at his elbow yanı başında, elinin altında. out at the elbows fakir, kılıksız, pejmürde, perişan. rub elbows with {tanınmış kimselerle} vakit geçirmek. up to the elbows çok meşgul, işi başından aşmış. |
|
elbow |
dirsek |
|
elbow |
dirsek {dalga kılavuzu} |
|
elbow grease |
k. dili alın teri, emek. |
|
be at one's elbow |
* yanı başında olmak, yanında olmak. |
|
elbow |
el.bow
el'bo
İsim
* dirsek.
Fiil
* dirsekle itmek veya vurmak, dirseklemek; ite kaka yol açmak. |
|
elbow grease |
Konuşma dili
* alın teri, emek. |
|
elbow |
dirsek; dirsek şekli. elbow grease {k.dili.} alın |
|
elbow |
dirsekle itmek veya vurmak; ite kaka yol açmak. |
|
elbow |
dirsek |
|
elbow grease |
emek |
|
|
|