| a solid blow |
- [N] sağlam vuruş, sert yumruk
|
|
| solid paraffin |
|
|
| solid |
{'sɒlıd}
- [A] katı, sert, sağlam, metin, som, masif, güvenilir, tek parça, yekpare, birbirine bağlı, birlik olan, sağlam karakterli, tam, eksiksiz, bütün, kübik, cisimsel, mükemmel, türdeş, aynı türden, koyu
- [N] katı cisim, üç boyutlu cisim, üç boyutluluk
|
|
| booked solid |
- [A] tamamen dolu, hiç yer kalmamış
|
|
| Please show me a tie in a solid color. |
- [PHR] koyu: Koyu renk bir kravat gösterin lütfen.
|
|
| solid build |
|
|
| solid geometry |
- [N] uzay geometrisi, üç boyutlu cisimler geometrisi
|
|
| solid gold |
|
|
| solid-hoofed |
{'sɒlıdhʋft}
- [A] tırnaklı: sert tırnaklı, toynaklı
|
|
| solid lubricant |
|
|
| solid meal |
- [N] doyurucu öğün, sağlam yemek
|
|
| solid measure |
|
|
| solid-state |
{'sɒlıd,steıt}
- [A] katı haldeki, katılarla ilgili
|
|
| solid-state chemistry |
|
|
| solid-state physics |
|
|
| solid waste |
|
|
| solid-drawn tube |
- [N] çekme: som çekme boru
|
|
| a solid vote |
- [N] oybirliği, oybirliği ile kabul etme
|
|
| solid |
s. 1. katı, sıvı olmayan. 2. som {metal}; masif {ağaç/tahta}; yekpare ve içi dolu {madde}. 3. tam, kesintisiz, aralıksız, fasılasız. 4. sağlam, dayanıklı. 5. sağlam, güvenilir; muteber. 6. geom. katı.
i. katı, katı madde. |
|
| solid |
s.
i. katı; sağlam; som; pek, sıkı, yoğun; kesiksiz; bütün, tam; gerçek; birleşik; üç boyutlu; güvenilir, devamlı, kesintisiz, fasılasız;
i. katı madde; üç boyutluluk. solid comfort ciddi ve sürekli rahat. solid food katı yiyecek. solid geometry uzay geometri. solid measure katı cisimlere mahsus ölçü birimi, oylum ölçüleri. a solid hour tam bir saat. a solid man sağlam adam. be solid for ittifakla bir kimsenin tarafını tutmak. solidity
i. katılık; metanet, kuvvet, sağlamlık. solidly
z. oy birliğiyle, ittifakla; sağlam. solidness
i. katılık; sağlamlık. |
|
|