İngilizce » Türkçe  |
Yukarı  |
open |
{'əʋpən}
- [A] açık, serbest, geniş, dürüst, içten, karara bağlanmamış, ferah, kısık olmayan {ses}
- [V] açmak, açılmak, açtırmak, başlatmak, başlamak
|
|
Open |
|
|
open |
s.
i. açık, içine girilir, serbest; kabule hazır; açık {hava}, uygun; den. sisli olmayan; hazır; samimi, açık yürekli; ask. arasında mesafe olan; müz. kısık olmayan, boğuk olmayan, dolgun sesli; dilb. ses or- ganları nispeten açık olarak söylenen {ünlü}; dilb. açık {hece}; aşikar, meydanda, gizli olmayan; sipersiz, istihkâmsız; içki satışı serbest {şehir}; cömert, eli açık; ödenmemiş {borç};
i. gen. the ile açık hava, meydan, açık saha; açık deniz. open admissions, open enrollment A.B.D. üniversiteye kaydolmak isteyen herkesi kabul etme usulü. open air açık hava. open city ask. açık şehir. open door herkese açık kapı; serbest ticaret {siyaseti}. open housing A.B.D. ırk ve din farkı gözetmeden herkese açık kiralık ev ve apartmanlar. open order ask. dağınık savaş düzeni. open policy sigorta bedeli konulan olayın gerçekleşmesi anında takdir edilecek sigorta poliçesi. open sea açık deniz. open shop sendikalı veya sendikasız herkesi çalıştıran kuruluş; yalnız sendikasız işçileri kabul eden kuruluş. an open question iki taraf da haklı bulun- duğundan karara bağlanamayan mesele. an open verdict huk. cinayeti tespit edip de suçluyu tespit etmeyen karar. an open winter hafif kış. in open court açık oturum halindeki mahkemede. receive with open arms samimiyetle karşılamak. The harbor is open. Liman açıktır. lay open kesip açmak. openly
z. açıkça açıktan açığa. openness
i. açıklık. |
|
open |
f. açmak; işe başlamak; yaymak, sermek; umuma açmak; gevşetmek, çözmek; tiyatro mevsimini açmak; huk. davayı tekrar gözden geçirmek; kesip açmak, yarmak, deşmek; başlatmak; genişletmek; göstermek, bildirmek; görüşmeye başlamak; a- çılmak, çözülmek, gevşemek; çatlamak, yarılmak; başlamak; gelişmek; engelleri ortadan kaldırmak; göz önüne çıkmak.open in içeriye doğru açılmak. open out dışarıya doğru açılmak; açılmak. open up görüşmeye başlamak, söz açmak. open ones eyes gözünü açmak, uyarmak, haberdar etmek. open fire ateş açmak. Open in the name of the law! Kanun namına aç! Open sesame. Açıl susam açıl. |
|
open |
s. 1. açık. 2. serbest. 3. aşikâr, meydanda olan. 4. kapanmamış, ödenmemiş {borç}. 5. çözülmemiş {sorun}. 6. ağaçsız.
i. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
| |