Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
bit Dinle! {bıt}
  • [N] parça, kırıntı, lokma, bozuk para, nebze, eksik etek, bit (bilg.), gem, dizgin, uç, delgi, matkap
bit i.

f. bir aletin keskin olan ucu; matkap; gem; anahtarın kilide giren kısmı;

f. gemlemek; tahdit etmek, sınırlamak. take the bit in ones teeth idareyi eline almak.
bit i.

s. parça, lokma, kırıntı, küçük bir kısım; kısa zaman; bilgi iletme birimi, elektronik beyin vb ile muhaverede en ufak birim;{sahnede} ufak rol; A.B.D., {argo} numara; ing. pek az değerli ufak para; A.B.D. yirmibeş sentin yarısı: two bits yirmibeş sent;

s. ufak, önemsiz; az .a bit biraz, bir derece. do ones bit kendi payına düşeni yapmak. a good bit hayli, epeyce. a little bit azıcık, bir parça. bit by bit azar azar, yavaş yavaş. give a bit of ones mind haşlamak, azarlamak. not a bit hiç de değil, asla .
bit i.
1. delgi, matkap.
2. gem.
bit f. bak. bite.

Türkçe » İngilizce Yukarı
bit
  • [N] louse, headlouse, cootie
bit
  • [N] bit
bilg.
bit ,-ti
1. louse.
2. louse, parasite on plants or animals.

__i kanlanmak to get rich.

__ sirkesi nit.
bit bit[i] * louse. * louse, parasite on plants/animals.
bit be over