Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
tempt Dinle! {tempt}
  • [V] baştan çıkarmak, ayartmak, özendirmek, kışkırtmak, meydan okumak
tempt f. baştan çıkarmak, ayartmak; kandırmak; çekici olmak; teşvik etmek; öfkelendirmek, kızdırmak; eskidenemek. tempt fate kadere meydan okumak. tempt to {şeytan} dürtmek.
tempt f.
1. {birini} ayartmaya çalışmak, doğru yoldan saptırmaya çalışmak: He tempted me with the promise of an earldom. Bir kontluk vadederek beni ayartmaya çalıştı.
2. birinin kendi nefsiyle mücadele etmesine yol açmak: The beautiful weather tempted me not even to go to the office. Hava öyle güzeldi ki işe gitmemeyi bile düşündüm. The smell of that cake really tempts me. O kekin kokusu beni gerçekten imrendiriyor. I´m tempted not to go at all. Şeytan diyor ki hiç gitme./Hiç gitmeyesim geliyor. They were tempted to take the money. Akıllarından parayı almak geçti.
tempt tempt tempt Fiil * {birini} ayartmaya çalışmak, doğru yoldan saptırmaya çalışmak. * birinin kendi nefsiyle mücadele etmesine yol açmak: I'm tempted not to go at all. Şeytan diyor ki hiç gitme./Hiç gitmeyesim geliyor. They were tempted to take the money. Akıllarından parayı almak geçti.
tempt baştan çıkarmak, ayartmak; kandırmak; çekici olmak