resolve |
{rı'zɒlv}
- [N] karar, azim, niyet, önerge, yasa teklifi
- [V] çözmek, ayırmak, tahlil etmek, analizini yapmak, dönüştürmek, haline getirmek, halletmek, çözümlemek, gidermek, karar vermek, karara bağlamak, karara varmak, azmetmek, aklına koymak, ayrışmak, dönüşmek
|
|
resolve |
f.
i. karar vermek, tasarlamak; karar vermesine sebep olmak; parçalara ayırıp incelemek; çözmek; halletmek, açıklamak; oy ile kararlaştırmak; iyi yönde değiştirmek; müz. çözmek; tıb. eritmek;
i. karar, niyet, tasarlama. resolve on karara varmak. resolve ones doubts şüphelerini yok etmek. resolvable
s. halledilebilir, çözümlenebilir. |
|
resolve |
f. 1. -e azmetmek, -e kesin karar vermek: She resolved to give up cigarettes. Sigarayı bırakmaya karar verdi. 2. çözmek, halletmek; ortadan kaldırmak: resolve the problem sorunu çözmek. resolve a doubt bir kuşkuyu ortadan kaldırmak. 3. kararlaştırmak, karar vermek: The committee resolved to write a letter to the President. Komite, Cumhurbaşkanına mektup yazmayı kararlaştırdı. 4. fiz. kim. çözmek.
i. 1. kararlılık, azim. 2. kesin karar. |
|
resolve |
f.
i. karar vermek, tasarlamak; karar vermesine sebep olmak; parçalara ayırıp incelemek; çözmek; halletmek, açıklamak; oy ile kararlaştırmak; iyi yönde değiştirmek; müz. çözmek; tıb. eritmek;
i. karar, niyet, tasarlama. resolve on karara varmak. resolve ones doubts şüphelerini yok etmek. resolvable
s. halledilebilir, çözümlenebilir. |
|
resolve |
f. 1. -e azmetmek, -e kesin karar vermek: She resolved to give up cigarettes. Sigarayı bırakmaya karar verdi. 2. çözmek, halletmek; ortadan kaldırmak: resolve the problem sorunu çözmek. resolve a doubt bir kuşkuyu ortadan kaldırmak. 3. kararlaştırmak, karar vermek: The committee resolved to write a letter to the President. Komite, Cumhurbaşkanına mektup yazmayı kararlaştırdı. 4. fiz. kim. çözmek.
i. 1. kararlılık, azim. 2. kesin karar. |
|
|