İngilizce » Türkçe  |
Yukarı  |
pose |
{pəʋz}
- [N] poz, kurum, tavır, yapmacık tavır, duruş, durma
- [V] poz vermek, tavır takınmak, taslamak, poz verdirmek, sormak, soru sorarak şaşırtmak
|
|
pose |
f. şaşırtmak, hayrete düşürmek, susturmak. |
|
pose |
f.
i. vaziyet almak; vaziyet takınmak; gibi görünmek; belirli bir vaziyette dikmek, vaziyet vermek; arzetmek; soru halinde ortaya atmak;
i. vaziyet, poz, duruş; takınılan tavır. |
|
pose |
i. 1. poz, duruş. 2. tavır; yapmacık tavır.
f. 1. poz vermek. 2. ortaya {bir soru} atmak. 3. {sorun} yaratmak. 4. yerleşmek; yerleştirmek. |
|
pose |
duruş |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
Please pose with me. |
- [PHR] çekmek: Lütfen benimle çekiniz.
|
|
pose as |
kendine ... süsü vermek, ... kılığına girmek: The burglar, posing as a policeman, knocked on the door. Hırsız kendine polis süsü vererek kapıyı çaldı. |
|
pose as |
* kendine ... süsü vermek, ... kılığına girmek:
The burglar, posing as a policeman, knocked on the door.
Hırsız kendine polis süsü vererek kapıyı çaldı. |
|
please pose with me |
lütfen benimle çekiniz. |
|
|
|