| 
 
				
					|  İngilizce » Türkçe  İlişkili Sonuçlar | Yukarı  |  
					| 
									
									| bereft of senses |  |  |  
									| be in one's right senses |  |  |  
									| be out of one's senses | [V] aklı başında olmamak, aklını kaçırmak, çıldırmak
 |  |  
									| bring smb. to his senses | [V] aklını başına getirmek, ayıltmak, kendine getirmek
 |  |  
									| come to one's senses | [V] aklı başına gelmek, kendine gelmek
 |  |  
									| loose one's senses | [V] aklını kaçırmak, çıldırmak, delirmek
 |  |  
									| out of one's senses | [A] aklını oynatmış, deli, kafayı yemiş
 |  |  
									| the five senses |  |  |  
									| senses | {'sensız} 
 |  |  
									| come to ones senses | aklı başına gelmek, aklını başına toplamak; ayrılmak, açılmak |  |  
									| come to one´s senses | aklı başına gelmek, aklını başına toplamak. |  |  
									| come to senses | {come to one`s senses} aklı başına gelmek, aklını başına toplamak; ayrılmak, açılmak |  |  
									| senses | 1.
 
 i.,
 
 f. duyu, his; gen çoğ. akıl,  dirayet, zeki, muhakeme; şuur; fikir, karar,  düşünce; anlam mana, meal, mefhum;
 
 f.  idrak etmek, sezmek; k.dili anlamak. sense  impression duyunun dimağa yaptığı etki,  sezgi. sense organ duyu organı. sense  percept.
 2.  akıl. us. zekâ.
 |  |  
									| senses | 1.
 
 i.,
 
 f. duyu, his; gen çoğ. akıl,  dirayet, zeki, muhakeme; şuur; fikir, karar,  düşünce; anlam mana, meal, mefhum;
 
 f.  idrak etmek, sezmek; k.dili anlamak. sense  impression duyunun dimağa yaptığı etki,  sezgi. sense organ duyu organı. sense  percept.
 2.  akıl. us. zekâ.
 |  |  
									| take leave of one´s senses | delirmek, aklını kaçırmak. |  |  
									| take leave of one´s senses | k. dili delirmek. |  |  
									| come to one's senses | * aklı başına gelmek, aklını başına toplamak. |  |  
									| out of his senses | * aklı başından gitmiş, çıldırmış. |  |  
									| take leave of one's senses | * delirmek, aklını kaçırmak. |  |  
									| be in one's right senses | aklı başında olmak | f. |  |  
 |