İngilizce » Türkçe  |
Yukarı  |
| man alive! |
|
|
| Man alive! |
Yahu!/Be adam! |
|
| Man alive! |
* Yahu!/Be adam! |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
| alive |
{ə'laıv}
- [A] canlı, sağ, hayatta, yaşayan, diri, hayat dolu, farkında, elektrik yüklü
|
|
| keep alive |
- [V] yaşatmak, canlı tutmak, hayatta kalmak
|
|
| look alive! |
- [INTRJ] canlan!, sallanma!, çabuk ol!
|
|
| alive and kicking |
- [A] eli ayağı tutan, hayat dolu, hareketli
|
|
| alive with |
|
|
| dead alive |
{,dedə'laıv}
|
|
| alive |
s. sağ, canlı, hayatta, diri; şevkli, sevinçli, faal; heyecanlı; hassas, haberdar, uyanık, farkında. alive with bees arı dolu. Man alive I argo Hey mübarek I |
|
| alive |
s. sağ, canlı, hayatta, diri. |
|
| be alive to |
-in farkında olmak. |
|
| be alive with |
kaynamak, çok miktarda bulunmak. |
|
| It´s a wonder she´s still alive. |
Onun hayatta kalması bir mucize. |
|
| look alive |
acele etmek. |
|
| alive |
a.live
ılayv'
Sıfat
* sağ, canlı, hayatta, diri. |
|
| be alive to |
* -in farkında olmak. |
|
| be alive with |
* kaynamak, çok miktarda bulunmak. |
|
| It's a wonder she's still alive. |
* Onun hayatta kalması bir mucize. |
|
| look alive |
* acele etmek. |
|
| alive |
sağ, canlı, hayatta, diri; şevkli, sevinçli, faal; |
|
| |