daha ileri |
|
|
daha ileri! |
|
|
daha ileri gitmek |
- [V] outrange, outreach, outstrip
|
|
fazla ileri gitmek |
- [V] extreme: go to extremes, overshoot the mark, overshoot oneself
|
|
haklı neden ileri sürmek |
|
|
ısrarla ileri sürmek |
|
|
ileri |
- [A] advanced, high, higher, sophisticated, ahead, forward, onward
- [ADV] forward, forwards, further, along, forth, onward, onwards, forrader
|
|
ileri alan oyuncusu |
|
|
ileri almak |
- [V] set forward, put forward, advance, put on
|
|
ileri atılma |
|
|
ileri bir tarihe atmak |
|
|
ileri fırlama (at) |
|
|
ileri gelen |
- [A] leading, top-line
- [N] topliner, notable, magnate, high-up, doctor
|
|
ileri gelenler |
- [N] front-bencher, notables, establishment: the establishment, great: the great
|
|
ileri gelmek |
- [V] arise from, result from, base: be based on, derive: be derived from, rest on, come, root in, set forth
|
|
ileri geri |
- [ADV] backwards and forwards, back and forth, to and fro
|
|
ileri geri çalışma |
|
|
ileri geri işlemek |
|
|
ileri geri konuşmak |
- [V] scandal: talk scandal
|
|
ileri gitme |
|
|
|