Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
How the devil do you know that?
  • [PHR] bilmek: Bunu nereden biliyorsun?

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
devil's advocate
  • [N] savcı: aziz adayı aleyhinde tartışan savcı {katolik}, tartışma olsun diye zayıf tarafı savunan kimse
devil's food cake
  • [N] kek: çikolatalı bir tür kek
devil Dinle! {'devəl}
  • [N] şeytan, iblis, canlı ve dinamik kimse, şeytan gibi tip, acı ve baharatlı yemek, stajyer avukat
  • [V] rahatsız etmek, canını sıkmak, baharatlı ve acılı pişirmek, makinede parçalamak {bez, kâğıt}, avukat stajeri olarak çalışmak, yazar çırağı olarak çalışmak
between the devil and the deep sea
  • [ID] iki arada bir derede
devil's bones
  • [N] zar oyunu
devil's darning needle
  • [N] kızböceği
give the devil his due
  • [ID] kötü adamın bile hakkını vermek
go to the devil
  • [ID] cehennem olmak
go to the devil!
  • [INTRJ] cehennem ol!, cehenneme kadar yolu olmak!, cehenneme kadar yolun var!, kahrol!
have devil
  • [V] atılgan ve cesur olmak
talk of the devil
  • [ID] iti an çomağı eline al
the devil!
  • [INTRJ] hay aksi!, şeytan: kör şeytan!, Allah belâsını versin!
the devil take the hindmost
  • [ID] altta kalanın canı çıksın
the poor devil
  • [N] zavallı adamcağız
there is the devil to pay
  • [ID] acısı fena çıkacak
devil-dodger
  • [N] vaiz
devil-fish {'devəl,fıʃ}
  • [N] ahtapot, manta
devil for smb.
  • [V] yardımcısı olarak en sıkıntılı işleri yapmak
devil-may-care Dinle! {,devəlmeı'keər}
  • [A] pervasız, aldırışsız, umursamaz, kayıtsız
a devil incarnate
  • [N] insan kılığındaki şeytan, şeytanın ta kendisi