Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
due Dinle! {du:}
  • [A] vadesi dolmuş, zamanı gelmiş, beklenen, uygun, gereken
  • [ADV] tam, doğru
  • [N] hak
due s.
1. {akla/kanunlara/toplumca makbul sayılana} uygun olan.
2. hak ettiği, gereken: This matter is at last being given due attention. Bu mesele nihayet hak ettiği ilgiyi görüyor.

z. tam {bir yöne} doğru: It´s due east of here. Buranın tam doğusunda.

i. hak ettiği şey, hak.
due s.

z. ödenmesi gerekli olan, vadesi dolmuş vakti gelmiş, yerine getirilmesi gereken; uygun, münasip, lâyık; yeterli; -den dolayı, sebebiyle; gelmesi icap eden;

z. tam, doğru. due care gerekli olan itina. due course of time zamanı gelince, vakti saati gelince. due east tam doğuya doğru . He is due in at noon Öğleyin varacak. Öğleyin gelmesi lâzım. due process {huk.} bir davanın yürürlükte olan kanun ve kurallar gereğince ele alınması.
due i. bir kimsenin hakkı; alacak, matlup. give a person his due bir kimseye hakkını vermek; iyi tarafını görmek .
due due du, dyu Sıfat * ödenmesi gereken, vadesi gelmiş. * uygun, gereken: The rent is due at the end of each month. Kiranın, her ayın sonunda ödenmesi gerekiyor. * yeterli: After due consideration he accepted the job. İyice düşünüp taşındıktan sonra işi kabul etti. İsim * hak.

Türkçe » İngilizce Yukarı
due due