Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
discharge, to boşaltmak {enerji}
discharge, to boşaltmak {enerji}
discharge, to boşaltmak {enerji} [elec.]

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
conditional discharge
  • [N] şartlı salıverme
discharge Dinle! {dıs'tʃɑ:rdʒ}
  • [V] ateş etmek, boşaltmak, görevden almak, işten atmak, tahliye etmek, deşarj etmek, ateşlemek, işten kovmak, atmak, işten çıkarmak, terhis etmek, taburcu etmek, serbest bırakmak, muaf tutmak, ödemek, yerine getirmek, boşalmak, akmak, iltihap çıkmak
discharge Dinle! {'dıstʃɑ:rdʒ}
  • [N] boşaltma, boşalma, salgı, deşarj, akma, salıverme, salgılama, irin, iltihap, ateşleme, işten çıkarma, kovulma, tahliye, terhis, taburcu olma, hak iadesi, ödeme, ağartıcı madde
discharge oneself
  • [V] içini boşaltmak, deşarj olmak, yükünü atmak
dishonorable discharge
  • [N] onur kırıcı kovulma
arc discharge ark deşarjı
arc discharge ark boşalması
arc discharge tube ark deşarj tüpü
arc discharge tube ark boşalmalı tüp
average available discharge ortalama faydalı akım
average discharge ortalama akım
corona discharge korona boşalması
corona discharge korona boşalması
discharge i.
1. boşaltma, akıtma; boşalma, akma, dökülme.
2. çıkarma, dışarı verme.
3. elek. deşarj olma, boşalma; elektrik akımını boşaltma.
4. ateş etme.
5. işten çıkarma.
6. {borç} ödeme.
7. {görevi} yerine getirme.
8. terhis.
9. tahliye etme, serbest bırakma; taburcu etme.
10. {yükü} boşaltma; {yolcuları} indirme.
11. tıb. akıntı.
discharge f.
1. boşaltmak, akıtmak; boşalmak, akmak, dökülmek: discharge cargo yükü boşaltmak. That pipe is discharging sewage into the river. O boru ırmağa lağım suyu boşaltıyor.
2. çıkarmak, dışarı vermek.
3. elek. deşarj olmak, boşalmak; elektrik akımını boşaltmak.
4. {top, tüfek v.b.´yle} ateş etmek.
5. işten çıkarmak.
6. {borç} ödemek.
7. {görevi} yerine getirmek.
8. terhis etmek: The army will discharge those soldiers next week. Ordu o askerleri gelecek hafta terhis edecek.
9. {tutukluyu} tahliye etmek, serbest bırakmak; {hastayı} taburcu etmek.
10. {yükü} boşaltmak; {yolcuları} indirmek.
11. {upon} {öfkeyi} -den çıkarmak.
discharge f. yük boşaltmak {gemi}; çıkarmak, akıtmak; top veya tüfekle ateş etmek; ödemek; ifa etmek {vazife}; görevine son vermek, işten çıkarmak: terhis etmek; ihraç etmek; serbest bırakmak; {elek}. cereyanı boşaltmak; ağartmak, rengini açmak.
discharge i. yük boşaltma; ateş etme {top ve tüfek}, yaylım ateşi; sırtından yük atma, ödeme, ifa; azil, tart, ihraç, işten çıkarılma; terhis, izin; cereyan, akıntı, akış; cerahat, boru gibi şeyden akan madde; {elek}. boşaltma; boyayı çıkaran madde, ağartıcı madde. discharge pipe akma borusu, boşaltma borusu.
discharge yük boşalımı
discharge elektriksel boşalma
discharge boşaltmak {enerji}