band shell |
- [N] deniz kabuğu şeklinde sahne
|
|
soft-shell crab |
- [N] yengeç: kabuksuz yengeç
|
|
hard-shell |
{'hɑ:rdʃel}
- [A] sert kabuklu, kabuklu, sabit fikirli, bağnaz
|
|
scallop shell |
{'skɒləpʃel}
- [N] tarak kabuğu, deniz kabuğu, tarak kabuğu şeklindeki kap
|
|
sea shell |
{'si:ʃel}
|
|
shell |
{ʃel}
- [N] dış kaplama {gemi, uçak}, kabuk, kabuk {midye vb.}, deniz kabuğu, kaplumbağa kabuğu, yumurta kabuğu, yapı iskeleti, kovan, dış görünüş, yarış kayığı, bomba, top mermisi, fişek, havai fişek roketi, sıvası yapılmamış bina
- [V] kabuğunu soymak, bombalamak
|
|
oyster shell |
|
|
shell egg |
|
|
shell game |
- [N] aldatmacalı üç kabuk oyunu, üçkâğıtçılık
|
|
shell out |
- [V] ödemek, paraları sökülmek
|
|
shell shock |
{'ʃelʃɒk}
- [N] savaş bunalımı, savaştan kaynaklanan ruhsal çöküntü
|
|
snail shell |
- [N] salyangoz kabuğu, sümüklüböcek kabuğu
|
|
star shell |
{'stɑ:rʃel}
|
|
tracer shell |
|
|
band shell |
açık havada çalan müzik topluluklarını koruyan yarım küre şeklindeki önü açık duvar. |
|
bearing shell |
yatak kovanı |
|
electron shell |
elektron kabuğu |
|
electron shell |
elektron kabuğu |
|
go into one´s shell |
kabuğuna çekilmek, susup insanlarla konuşmamak. |
|
inner shell electron |
iç kabuk elektronu |
|
|